Sunum: Bilal SÜRGEÇ
İktibas: www.kriter.org
& Selâmi ÇEKMEGİL
Rahmetli Adnan Menderes, 27 Mayıs ihtilali’ndem üç
hafta önce, 28 Nisan’da İstanbul’da patlak veren olaylar üzerine dünya çapında
bir alim olan Ord. Prof.Dr. Ali Fuad Başgil’le görüşür.
Rahmetli Başgil, 27 Mayısla ilgili eserinde bu görüşmeyi ayrıntılı olarak
anlatır. Biz burada bu görüşme ile ilgili Hocanın değil de Mendere
Hükümetinin başbakan yardımcısı olan Samet Ağoğlu’nun anlatıklarını verelim:
“Menderes Ali Fuad Başgil’e Tahkikat Komisyonunun Anayasaya aykırı olup
olmadığını sordu. Başgil Hayır dedi, ama kalkmalıdır, kaldırmalısınız. Sonra bu
kafi değil, hükümet de çekilmeli. Bu da yetmeyebilir.”
Menderes’le Profesör arasında Anayasa Hukuku üzerinde
oldukça uzun bir konuşma oldu. Benim hükümetten çekilmem ehemmiyetli değil,
dedi gelecek yeni hükümete karşı da nümayişler devam ederse ne olacak ?”
Başgil Fransa’da geçmiş bir olayı anlattı. Orada da hükümet
gittikçe artan öğrenci gösterileri üzerine çekiliyor kurulan yeni
hükümete karşı öğrenciler aynı tutumu alınca bu sefer yeni hükümet zor tedbirleri
kullanıyor. Bu hareketi de Meclis ve basın destekliyor. Başgil bunları
anlatırken bir ara İstanbul’daki durumu “müthiş” kelimesi ile niteledi.
Menderes “ Hocam müthiş diyorsunuz nasıl yani?”
Cevap verdi
“Tıpkı Fransa’da 1789’dan sonraki halk hareketlerine
benziyor.Toplananları dağıtmak için gönderilmiş askerleri ve subaylar,
dağıtmaya memur oldukları gençlerle birbirlerine sarılıp öpüşüyorlar”
Menderes, Başgil Hoca’dan alınacak tedbiri soruyor. Aldığı
cevap şudur “Halk Partisi’yle koalisyon hükümeti kurun!” (Samet Ağaoğlu-
Arkadaşım Menderes- 1967, sh 160-161)
Gerçekten olayları asıl hazırlayan İnönü’dür. Bir yumuşama
ortamı Başgil’in teklifinin kabul görmemesiyle elden uçup gidiyor. 24 gün sonra
27 Mayıs askeri darbesi oluyor. Ali Fuad Başgil şahit olarak Yassıada’da
mahkemeye çıkıyor. Hukuk anlatıyor, Yassıada savcısı ve hakiminden azar ve
hakaret görüyor “ size cevap vermeyeğim siz şahsıma değil hukuka
saldırıyorsunuz diyor. BAŞGİL, Ali Fuat(*)
(*) Ali Fuat Başgil:
(Hukukçu, fikir ve siyaset adamı.) (ö. 1893-1967)
Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğdu. Bölükbaşıoğulları’ndan
Hâfız İbrâhim Efendi’nin torunu, Mehmed Şükrü Efendi’nin oğludur. İlk tahsilini
Çarşamba’da,orta tahsilinin ilk yıllarını İstanbul’da yaptı. 1914’ten itibaren
tahsilini yarıda bırakarak yedek subay sıfatıyla dört yıl Kafkas cephesinde
savaştı. Orta tahsilinin geri kalan kısmını Paris Buffone Lisesi’nde tamamladı
(1921). Yüksek öğrenimine Grenoble Hukuk Fakültesi’nde devam etti. Paris Hukuk
Fakültesi’nde “Boğazlar meselesi” konulu teziyle doktor oldu; ayrıca Paris
Siyasî İlimler Okulu ile Edebiyat Fakültesi’nden diploma aldı. Lahey Devletler
Hukuku Akademisi’nin kurlarına devam ederek burayı bitirdikten sonra yurda
döndü (1929).
İlk görevi Maarif Vekâleti Yüksek Tedrisat umum müdür muavinliğidir. 1930 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nde açılan imtihanı kazanarak doçent oldu.
İlk görevi Maarif Vekâleti Yüksek Tedrisat umum müdür muavinliğidir. 1930 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nde açılan imtihanı kazanarak doçent oldu.
Bir yıl sonra aynı fakültenin Roma hukuku profesörlüğüne tayin
edildi. 1933 yılının sonlarına kadar Hukuk Fakültesi’nde Roma hukuku, Gazi
Terbiye Enstitüsü’nde de medeniyet tarihi dersleri okuttu. İstanbul
Üniversitesi’nin kurulması üzerine teşkîlât-ı esâsiyye hukuku dersini okutmak
üzere buraya geçti. Ayrıca Mülkiye Mektebi’nde hocalık yaptı; İstanbul Yüksek
İktisat ve Ticaret Mektebi müdürlüğünde de bulundu (1937).
Hatay anayasasını hazırladığı gibi 1937’de Hatay’ın
bağımsızlığı konusunda Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti Komisyonu’nda
Türk heyetinin hukuk müşavirliğini yaptı. 1939 yılında ordinaryüs profesör
oldu. Türkiye’de ilk defa iş hukuku dersini ihdas etti ve bu dersi okuttu.
1938-1942 yılları arasında İstanbul Hukuk Fakültesi dekanlığı yaptı. Kısa bir
süre Ankara’da Hukuk Fakültesi ile Mülkiye Mektebi’nde esas teşkilât hukuku
dersleri verdi. 1943’te tekrar İstanbul Hukuk Fakültesi’ndeki kürsüsüne döndü;
Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’ni kurdu (1947). 27 Mayıs 1960 İhtilâli’nde Millî
Birlik Komitesi tarafından 147 öğretim üyesiyle beraber üniversiteden uzaklaştırıldı.
Daha sonra bu öğretim üyelerinin özel bir kanunla üniversiteye iade
edilmelerine rağmen o bunu bir haysiyet meselesi yaparak üniversiteye dönmedi.
10 Nisan 1961’de de emekliye ayrıldı.
Ali Fuat Başgil emekli olduktan kısa bir süre sonra politikaya atıldı. 15 Ekim 1961’de Adalet Partisi’nin Samsun listesinden bağımsız aday olarak senatör seçildi. Bu devrede cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduysa da 27 Mayıs’ı savunan çevrelerin tepki ve baskıları sonucu cumhurbaşkanlığı adaylığından ve senatörlükten istifa etti. 1962’de İsviçre’ye giderek Cenevre Üniversitesi’nde Türk Tarihi ve Dili Kürsüsü’nde görev yaptı. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi’nden milletvekili seçilerek tekrar parlamentoya girdi. Anayasa Komisyonu başkanlığını yaptı. 17 Nisan 1967’de vefat etti; kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
Ali Fuat Başgil hayatı boyunca ilmî haysiyet ve vakarını korumasını bilmiş, bir anayasa hukuku hocası olarak gerektiği zaman ilmî kanaatlerini yayın organlarında ve eserlerinde çekinmeden açıklamış, hatta bu uğurda hapse girmeyi dahi göze almıştır.
Ali Fuat Başgil emekli olduktan kısa bir süre sonra politikaya atıldı. 15 Ekim 1961’de Adalet Partisi’nin Samsun listesinden bağımsız aday olarak senatör seçildi. Bu devrede cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduysa da 27 Mayıs’ı savunan çevrelerin tepki ve baskıları sonucu cumhurbaşkanlığı adaylığından ve senatörlükten istifa etti. 1962’de İsviçre’ye giderek Cenevre Üniversitesi’nde Türk Tarihi ve Dili Kürsüsü’nde görev yaptı. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi’nden milletvekili seçilerek tekrar parlamentoya girdi. Anayasa Komisyonu başkanlığını yaptı. 17 Nisan 1967’de vefat etti; kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.
Ali Fuat Başgil hayatı boyunca ilmî haysiyet ve vakarını korumasını bilmiş, bir anayasa hukuku hocası olarak gerektiği zaman ilmî kanaatlerini yayın organlarında ve eserlerinde çekinmeden açıklamış, hatta bu uğurda hapse girmeyi dahi göze almıştır.
Türk hukukçuları arasında siyasî, sosyal, hukukî sahalarda en
çok çaba gösteren ve en çok eser veren Ali Fuat Başgil’in fikirlerinde büyük
ölçüde hürriyetçi Batı düşüncesinin tesiri hâkimdir. Din ve laiklik hakkındaki
görüşleriyle Diyanet İşleri Reisliği kanunu tasarısı ve 27 Mayıs 1960 İhtilâli
ile ilgili tenkitleri büyük ilgi uyandırmış ve tartışma konusu olmuştur.
Eserleri. 1. Gençlerle Başbaşa (İstanbul 1949; 22. bs., 1988).
Eserleri. 1. Gençlerle Başbaşa (İstanbul 1949; 22. bs., 1988).
Ali Fuat Başgil bu eserinde bir ömür boyu öğrendiklerine
şahsî tecrübelerini de katarak gençlere rehberlik etmek istemiştir. Burada
gençlere başarılı olma yolunun tehlikeli düşmanlarını anlatmakta ve başarıya
ulaşmanın şartları üzerinde durmaktadır. Ayrıca terbiyenin ruh ve karakter üzerindeki
tesiri ve verimli çalışma şartları hakkında gençlere yol göstermektedir. Eser
Türk gençliği tarafından en çok aranan ve okunan eserlerden biri olma
özelliğini hâlâ taşımaktadır. 2. Din ve Laiklik (İstanbul 1954).
Din ve laiklik konusundaki düşüncelerini 28 Nisan-5 Mayıs
1950 tarihleri arasında birbirini takip eden konferanslarla önce üniversite
gençliğine anlatmış, bu konuşmaları aynı yıl Yeni Sabah gazetesinde, daha sonra
da kitap halinde yayımlamıştır. Burada gerçek anlamda laiklikte devletin din işlerine
karışmadığını söyleyerek din hürriyetinin vatandaşların din konusunda sahip
oldukları haklardan her birini serbestçe, korkusuz ve endişesiz bir şekilde
kullanabilmelerini gerektirdiğini belirtmiştir. Bir ülkedeki din hürriyeti
ölçüsünün dini öğretme, okutma-yayma ve telkin etme hakkı olduğunu, bu hakkın
resmî veya gayri resmî, kanunî veya idarî baskı altında olmasının din
hürriyetinin yok olması anlamına geldiğini savunmuştur (Din ve Laiklik, s. 16).
Diyanet İşleri’ni muhtar bir müessese haline koymak,
Vakıflar’ı bu teşkilâta bağlamak suretiyle Diyanet’i malî serbestliğe
kavuşturmak ve böylece “şart-ı vâkıf”ı da yerine getirmek Başgil’in savunduğu
diğer fikirlerdir (a.g.e., s. 204 vd.). 3. La Révolution Militaire de 1960 en
Turquie “ses Origines” (Geneve 1963; 27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri, İstanbul
1966, trc. M. Ali Sebük - İ. Hakkı Akın). Bu eserinden dolayı Başgil aleyhinde
amme davası açılmış ve anayasa nizamını bozmak ve yabancı ülkelerde memleketin
itibarını zedelemek suçlarından yargılanmıştır. Sadece 27 Mayıs İhtilâli
hakkında değil Atatürk Türkiyesi ve Atatürk inkılâpları hakkında da Batılı
okuyucuya doyurucu bilgiler vermek amacıyla yazılmış olan eser Batı basınında
ve ilim çevrelerinde büyük bir ilgi ve hayranlıkla karşılanmıştır.
Eserde çeşitli siyasî olaylar ayrıntılı biçimde ele alınmış
olup birçoğunun içinde yazarın da bulunduğu bu olaylar aynı zamanda belge
niteliğinde bir hâtıra özelliği taşımaktadır. (TDV,İslam Ansiklopedisi)
Kaynak: http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=2791